Bu Blogda Ara

24 Mart 2010 Çarşamba

Yeşilköy' de Balıkçı


Şimdi "Yeşilköy' de Balıkçı" başlığını görünce hemen atlamayın, Balıkçı Yüksel benzeri, bütçede acı verecek hesaplar ödemenize yol açacak yerlerden birinin tanıtımını yapmayacağım. Uzakdoğu seyahati dönüşü buluştuğum arkadaşım sayesinde öğrendiğim, tahmin bile edemeyeceğiniz bir yere konuşlanmış balıkçıyı öğreteceğim size. Sakin olun, Uzakdoğu' dan da haberler yolda, sırayla herşey!
Eski Bakırköy' lüler ve Yeşilköy' lüler mutlaka biliyordur burayı, marinanın sonunda çekek yeri denilen, teknelerin bakıma alındığı bölümün en sonunda, gözlerden uzak küçücük bir dükkan. Yol boyunca sağ tarafta tekne bakımında kullanılan alet, edevatların depolandığı dükkan benzeri yerler, soyunma kabini olduğunu tahmin ettiğim yan yana dizili kilitli kapılar, duvara asılı televizyonu izleyen saçı sakalı birbirine karışmış, küçük elektrikli sobanın başında eski püskü masa başına oturmuş tipler ve dandik bir tuvalet önünden geçerek adeta korku filmi setinde dolanır gibi bir ortamda yürüyorsunuz. Az sonra karanlık köşelerden birinden Michael Jackson Thriller klibinden bir yaratık fırlayacak sanki!
Bununla birlikte bu izbe görünümle taban tabana zıt olacak şekilde bakıma alınan tekneler arasına park edilmiş Range Rover ve bir sonraki boşlukta park etmiş A4 yolun sonunda bir sürprizin olduğunun habercisi adeta..
Önüne kadar geldiğinizde dahi buranın restoran olduğunu anlayamayabilirsiniz, dikkat edin, öylesine sıradan ve salaş ki..Fakat merak etmeyin, orada bir restoran yer alıyor ve siz önüne geldiğinizde kapısı açılacak, garson Mahsun sizi içeri buyur edecektir. Mahsun buranın hem komisi, hem garsonu, hem şefi. İçerisi toplam 10 masalık bir alan, loş ışıklı, tam zula tabir edilen bir yer. Müşteri kitlesi genelde müdavimlerden oluşuyor. Bir de metresini alanlarla, kaçamak yapıp ortalarda görünmek istemeyenler doldurmuş dükkanı..
Balık ağları ve denizle ilgili aksesuarlarla donatılmış tavan ve duvarlardan dekorasyon yapılmış, basit sandalye ve masalar üzerinde kareli kumaş örtüler konmuş. Benim gibi salaş ortamlardan hoşlanan biri iseniz tam size göre. Sigara yasağı henüz buraya uğramamış, bütün gece sigara içen herkes gibi biz de purolarımızı tüttürdük geniş geniş..Merak etmeyin üstünüz başınız kokmuyor, şaşırtıcı bir şekilde mekanın içi de dumanaltı değil.
Yemeklere gelirsek, bu salaş yerden beklenmeyecek şekilde geniş bir meze ve zeytinyağlı seçeneği var; Kereviz, enginar, pırasa, taze fasulye hazırda, beyaz peynir zaten default geliyor :) Ayrıca cevizli kereviz salatası, acılı ezme, sarımsaklı havuç ve yoğurt karışımı, yoğurtlu semizotu, pancar ve salata çeşitleri. Son derece yeterli bu çeşitleme. Zaten böyle bir yerde rakının yanına insan başka ne arar ki? Ara sıcak olarak kalamar ızgara ve güveçte karides, ardından da balıklar. Balık o gün ne alındıysa o, sorun Mahsun size sayacaktır. Ekmek tam ortada bulunan soba üzerinde kızarıp geliyor.
Biz ortaya 5 çeşit zeytinyağlı ve meze ile roka salatası söyledik, ardından kalamar ve güveçte karidesle devam ettik, sonra da ortaya barbun istedik. Bir ufak rakıyı boğduk, meyve ve güveçte helva ile kapanışı yaptık. Sonra da bir güzel puroları yakıp türk kahvesiyle keyif yaptık. Fiyat olarak bu salaşlıktan beklenecek kadar ucuz değil, mutlaka aynı fiyata ortalama bir restoranda aynı şeyleri yiyebilirdik. Bununla birlikte yeni bir yer keşfetmiş olmanın verdiği haz üstüne ortamın salaş ve sanki başka boyuta geçmiş hissi yaratması sebebiyle ben şahsen çok keyif aldım. Beni buraya getiren arkadaşım havaların ısınmasıyla birlikte dışarıya masaların atıldığını ve akşamüstü bu masalara oturup rakı içmenin çok daha fazla keyifli olduğunu söyledi, yaz gelsin onu da deneyeceğiz..
Mekanı Mahsun ile birlikte kapattık desem yalan olmaz, adam bizi bekledi resmen! Çıkışta soğuk havayı suratımıza yiyince şöyle bir titreyip kendimize geldik. Şiddetle tavsiye ederim, mekanın sıcaklığı sizi sarıyor. Gitmeden mutlaka Mahsun' u arayıp rezervasyon yaptırın, zira 10 tane masanın tam da yemek saatleri sırasında boş olması uzak bir ihtimal. Biz şansımızı deneyelim dedik ama nafile, masa boşalması için yolun başındaki lokalde 20 dk. tavla oynamak zorunda kaldık..
Mekanın bir ismi yok, çekek yerindeki balıkçı diyebiliriz, rezervasyon için Mahsun cep: 0536 526 61 55

8 Mart 2010 Pazartesi

Dönerci Şahin Usta


Uzun zamandır semt lezzetlerinden bahsetmiyordum. Giderayak burayı yazmış olayım, çünkü tadı damağımda kaldı; Bilenler, yazacak burayı mı buldun diyenler de olacaktır mutlaka ama yine de es geçemeyeceğim. Nuruosmaniye' de bulunan Dönerci Şahin Usta son zamanlarda yediğim en lezzetli döneri satıyor. Tırnak pide denilen sıcacık kebapçı pidelerinin içine yerleştirdiği leziz döneriyle bu çevrede 1969 yılından beri bir fenomen olmuş durumda. Yaklaşık 3 metre derinlik, 1.5 metre eni olan hap kadar dükanın içinde bir dönerci ustası, bir kasacı, bir de sipariş alıcı amca yer alıyor. Oturacak yer hak getire, içeri girdiğinizde hareket edecek yer yok. Önünde durup siparişinizi veriyorsunuz, döner dışında bir alternatif bulunmuyor zaten. Siz sadece pide mi çeyrek mi, yarım mı ona karar verin, içine konacak dönerin bir mi, bir buçuk mu, duble mi olacağını seçin, soğan ve domates eklenip eklenmeyeceğini düşünürken zaten siparişiniz hazırlanmış oluyor bile! Yanında harika bir açık ayranla nefis döneri mideye indirin.
Dediklerine göre öğlen 12 de geldiğinizde ciddi bir sırayı beklemeyi göze almak gerekiyormuş, 3 gibi de döner bitermiş. Ben öğlen 2 civarında gittim, sıra beklemedim, ama çok sık gelip giden oldu ve döner yeni takılmış haline göre yarı yarıya inceydi.
Yolu Nuruosmaniye tarafına düşecek olanlar mutlaka denemeli, pişman olmazsınız, arkadaşlarınıza tavsiye edecek bir dönerciniz olur. Kapalıçarşı Nuruosmaniye kapısının önünden sağa dönün, yolu bitirin, sağ döner dönmez sol tarafta bu minicik dükkanı zaten göreceksiniz. Kapalıçarşı' yı bilenler için Kılıççılar Kapısı' nın olduğu yerden sağa dönünce solda da diyebiliriz. Afiyet olsun :)
Açık adres: Nuruosmaniye Kılıççılar Sokak No:7 Tel: 0212 526 52 97

4 Mart 2010 Perşembe

A46 Partisi

Farzedin ki Alem, OK!, Şamdan benzeri bir dergi okuyorsunuz, ortam öyle ki kafanızı nereye çevirseniz etrafta görünen tipler bu dergilerde sürekli rastlanan kişiler. Geçtiğimiz Cuma akşamı düzenlenen A46 nın 10. kuruluş yıldönümü partisinden bahsediyorum. Bilmeyenler için hatırlatma yapalım, A46 bir firma ve 3 ortaktan oluşuyor; Tuvana Büyükçınar, eşi Selim Demir ve Arda Can. Butiklerinde 15 TL maliyeti olan üzeri taşlı atletleri 250 TL ye sosyetik ekibe satıyorlar, zavallılar indirimde 110 TL ye aldık diye seviniyor! Ayrıca davet ve düğün organizasyonu yapıyorlar, bunun yanında Tuvanam markasıyla çıkan bir de bayan giyim koleksiyonları bulunuyor.
Tesadüfi bir şekilde bir arkadaşımızın vasıtasıyla haberimiz oldu ve sağolsun hemen davetli listesine isimlerimizi de yazdırdı. Biz önceden haberli olduğumuzdan yanımızda parti için yedek kıyafet getirmiştik, çantamızdan kıyafetleri çıkarmaya başladığımızda yanımızdaki arkadaşların yüzünü görmeliydiniz!! Resmen afalladılar ve şok oldular :)
Arkadaşlarımızı şaşkın bakışlarıyla başbaşa bırakarak üstümüzü değiştirdikten sonra Esma Sultan Yalısı' na yollandık. Tam girişte siyah bir A8 yanaştı ve içinden Batu Aksoy-Neslişah indi, flaşlar patlamaya başladı, Allah dedim nereye geldik. Düşündüm de hayat boyu fotoğraf makineleriyle yaşamak zor olsa gerek, ünlü olmak pek de imrenilesi bir durum değil gibi..Siyah giyimli adamları geçip, ki bodyguard lar oluyor kendileri, içeriye girdiğimizde davetli listesiyle girilen her partide yaşanan problemler yine başroldeydi; davetli listesinde adı olmayanlar içeri girme peşinde, sorumlu arkadaşlar iş büyümeden nasıl temizce başımızdan savarız diye baymış halde laf anlatmaya çalışıyorlar. Anladığımı kadarıyla bu davetli listesi işinde çok da esnek değiller çünkü gerçekten de almadıkları ve geri döndürülenler oldu. Hatta gençler listeden isimlere bakarken benim ismimi bulup arkadaşımın ismini aramaya başladığında "inşallah listede isminiz vardır" sözcükleri ağzından döküldü, potansiyel bir tartışma başlaması olasılığını ortadan kaldırmak istercesine..Ben şaşkınlıkla "ne yani benim ismim var ve yanımdaki arkadaşın ismi yok, içeri almayacakmısınız?" diye dalga geçer gibi sordum ama gayet üzgün ve ciddi bir şekilde "malesef alamayacağız" cevabı geldi. İşin şakası yok yahu!
Neyse ki hepimizin ismini listede bulduk da sorunsuzca içeri girdik. Merdivenden yukarı çıktığınızda büyük bir pano önünde duran bacak boyu benim boyuma yakın hostes arkadaşlar hoşgeldiniz beş gittiniz faslına başlıyor. Yanlarından içeri geçip etrafa bakınmaya başladık. En başta söylediğimin eksiği var fazlası yok, kimi ararsanız burada. Piştiler üst üste patlıyor!
Sergen ve yancıları yan locada oturmakta, bu adamlar ben kendimi bildim bileli her yerde karşıma çıkarlar; Gökhan İleri, Cenk Kangöz, Murat Cevahir ve Sergen. Tabi ki yanlarında sürekli değişen kızlar grubuyla..Sergen' in yeni sevgilisi ise Önder Bekensır' ın ex' i kızımız Irmak Atuk. Tabi aynen pişti patlıyor, mekana Önder ve yeni eşi Demet Akalın geliyor, yanlarında sosyetik güzelimiz Selim İmer..Şaşırmamak lazım, A46 dan Tuvana Büyükçınar Demet Akalın' ın gelinliğini hazırlamıştı. Ardından Demet Akalın' ın ex' i Emir Tamer yanında nişanlısıyla giriş yapıyor, alın size bir pişti daha patladı :) Bu arada Selim İmer gerçekte son derece kısa boyluymuş, bir karış topukluya rağmen o boydaysa..Ebru Akel Abdullah Oğuz' la geliyor, hemen arkasından ex' i Can Ateş sevgilisi Selin Ortaç ile giriş yapıyor, buyrun size bir pişti daha :)
Irmak Ünal sevgilisine bir köşede strip dansı yaparken Ralf Tezman ve Selin Kardıçalı giriyor. Ardından Venge Restoran veliahtı İzzet Antebi ve eşi Didem Sarı kalabalıktaki yerini alıyor. Hemen önümüzde yeni nesil hızlılardan Sinan Çetin' in oğlu Rüzgar arkadaşlarıyla takılmacada. Naz Elmas bir tarafta, eski mankenlerden Ömer Seval ve Berke Hürcan' da burada. Neyse bu kadar paparrazzilik yeter değil mi :)
Dekorasyon gerçekten son derece başarılı olmuş, tepede Al Pacino' nın efsanevi filmi Scarface' ten sahneler anımsatan üzeri ışıklı yazılı disko topu, ışıltılar, şıkırtılar, müzik sadece yabancı olmasına rağmen bana çok hitap ediyor, güzel seçimler yapmış dj.
O kalabalıkta karşı tarafımdaki barın önünde karmakarışık saçlı, kara sarı tenli, yabancı olduğu belli kamilin teki abartılı hareketlerle etrafındakilerle şakalaşıyor, içkileri arka arkaya yuvarlıyor, bende içimden ne tipler var diye söyleniyorum. Bu kamil birden bire nerden çıktığı belli olmayan bir mikrofonu aldı ve hoşgeldiniz İstanbul hazır mıyız benzeri laflar etmeye başladı. Ne oluyoruz yahu demeye kalmadan sahne ışıkları yandı, kamil efendi geçti baterinin başına müzik eşliğinde güzel güzel çalmaya başladı!Ben aynen şok tabi..
Yanımdaki arkadaşlarımdan biri uyardı, meğerse bu kamil Ravi Drums isimli çok meşhur bir performans dj imiş, dünyanın her yerinde sanatını! icra edermiş. Ama hakkını vermek lazım, adam iyi bateri çalıyor. Hatta kendileri Slumdog Millionare filminin müziklerine bile katkıda bulunmuş..
A46 partiye çok iyi hazırlanmış, servis hiç bitmedi, sürekli atıştırmalıklar, içkiler, ara sıcaklar, shot' lar, çikolatalar, frozen' lar geldi de geldi. Çok geç olmadan ufaktan kaçalım dedik ama yanımızdaki arkadaşlar mazotu aldığından gece onlara yetmedi, biz ayrıldık onlar devam etti. Ertesi gün nasıl geçti diye konuşuyoruz, gittikleri yerde millet parendeler mi atmamış, taklalar mı istersiniz, amaaannnn sabahlar olmasın!!
A46 partisinden parendeye değişik olmuş, denemek lazım bir ara, gerçi ben pek beceremem ama takla olabilir, sıcak geldi :)