Bu Blogda Ara

16 Aralık 2009 Çarşamba

Çin Günlerine Devam


Macau

Bundan 4-5 sene evel National Geographic' te belgesel izlerken görmüştüm, adamlar Venedik şehrini koca otelin içine yerleştirmişler, kanallarda tıpkı Venedik' te dolaşır gibi gondol gezisi yapıyorsunuz. Müthiş bir lüks, akıllara seza büyüklükte bir otel ve içinde dünyanın en bilinen ve pahalı markalarına ait mağazalar arasında dolanırken, buradan dünyanın en büyük casino' suna geçip, canlı veya makinelerde istediğiniz herhangi bir oyunu oynayabiliyorsunuz. Belgeseli izledikten sonra acaba buralara gidip görebilecek miyim diye içimden geçirmiştim. Çok şükür bugünleri de gördük..
Macau Uzakdoğu' nun Las Vegas' ı. Aynı Hong Kong gibi Çin' e bağlı, fakat özerk bir yapısı var. Kendi para birimi ve vatandaşlarının da Çin' den ayrı pasaportu bulunuyor. Feribota binmeden önce ve indikten sonra gümrük geçişi yapıp pasaport kontrolüne giriyorsunuz. Türk vatandaşlarına vize uygulamayan ender yerlerden..Las Vegas' ta bulunan Wynn, Venetian, Sands, Hard Rock Hotel gibi oteller buraya da kurulmuş, amaç aynı: kumar. Hong Kong' dan bizdeki deniz otobüslerinin aynılarıyla 1 saatlik yolculuk sonrası Macau' ya ulaşıyorsunuz. İndiğiniz yerden ister taksi ile, ister burada yer alan otel shuttle' ları ile istediğiniz otele geçebiliyorsunuz. National Geographic kanalında izlediğim o nefes kesici görüntüler sonrası biz Venetian' a gittik.
Shuttle otelin arka kısmına gelip yolcu indirdiğinden önce pek etkileyici bir görüntü almadık, fakat otele girdiğimizde ağzımız açık kaldı resmen. Bir resepsiyon girişi yapılmış, bir oymalar, bir kakmalar, bir varaklar kafayı yersiniz. Resepsiyondan casino geçisine kadar olan yüksek tavanlı ve geniş koridor tamamen eski tip sütunlardan, tavanda fresklerden ve altın varaklardan oluşuyor. Yerdeki halılar basmaya kıyamayacağınız cinsten. Koridor boyunca sağlı sollu pahalı saat markalarının mağazaları ile mücevheratçılar bulunuyor. Casino dan içeri girdiğimizde, kalabalığa inanamadık. Bu kadar çekik bir araya nasıl ve nereden toplanmış, inanılır gibi değil..
Unutmadan söyleyeyim, Çin' lilerin önüne gelen her yere tükürme huyu, bu ihtişamlı yapıdan etkilenmiş değil :) Adamlar ve kadınlar yanınızdan geçerken "khhaaahhkkhh" yapıp, genizden çektiği sıvıyı aynen yere bırakıveriyor. Otelin içiymiş, lüks mağaza önüymüş, yerde halı varmış, umuru değil..Neyse bu sevimsiz konuyu geçip, Macau' daki otel içi Venedik' ten bahsedelim.
İnanılmaz ama resmen bildiğiniz Venedik otelin içinde yer alıyor. Venedik' te bulunan tarihi yapılar, meydan, bizim cumbalı evlerin benzerleri, kanallar, kanallarda gidip gelen ve turist gezdiren gondollar ve hatta öyle ki gökyüzünü bile bulutlarıyla birlikte yapay olarak buraya yerleştirmişler. Gerçekten inanılmaz, kafayı yedik. Belgeselde izlerken bu kadar etkileyici gözükmüyordu ama canlı görmek, ooooffff!! diyorum.
Ne yazık ki biz ağzı açık ayran budalası gibi sağa sola bakarken saatin nasıl geçtiğini anlamadık ve gondolların kanallarda gezinti saatini geçirdik, malesef kanallar gezisi yapamadık..Kanalların iki yanında bulunan yapıların önü yürüyüş yolu, bu yol boyunca da kanalın sağ ve sol taraflarında bildiğiniz-bilmediğiniz bir sürü mağaza bulunuyor. Herkes bir alışveriş halinde. Kanal etrafı daha ulaşılabilir fiyatlarda mağazalardan, kafe ve restoranlardan oluşmakta, fakat kanallardan içerilere saptığınızda ihtişamlı granit koridorlarda Prada, Cartier, Christian Dior, Louis Vuitton, Neimann Marcus, Brooks Brothers, Etro, Brioni gibi ulaşılması güç lüks markalar yer alıyor. Bu koridorlarda dolaşmak, alışveriş edemeseniz bile son derece keyif verici.
Saatlerce o koridor senin bu koridor benim dolanıp, bir sürü fotoğraf çektikten sonra yorgun argın yemek için kendimizi bir restorana attık. Oturup güzelce karnımızı doyurduktan sonra biraz daha dolandık ve feribot dönüş saati yaklaştığından çıkışa doğru yollandık. Otelden ayrılırken hala daha arabanın camından otelin fotoğraflarını çekmeye devam ediyordum..