Bu Blogda Ara

30 Nisan 2010 Cuma

Dondurma Günü


Dondurma sevenler ajandalarınıza not alın; 5 Mayıs Ben&Jerry' s tarafından "Geleneksel Bedava Dondurma Günü" nün tekrarı olarak kutlanacak ve o gün Bağdat Caddesi, Kanyon, Nişantaşı City' s ve Ümraniye Meydan AVM' de bedava dondurma dağıtılacak. Normalde 27 Nisan tarihinde kutlanan bu gün, bu yıl ikinci kez tekrarlanacak. 32. si düzenlenen organizasyon Ben&Jerry' s firmasınca artık geleneksel hale gelmiş.
Yaşı yetenler hatırlayacaktır, Tansu Çiller ' in başbakan olduğu dönemde Bebek' te açılan Baskin-Robbins dondurmaları ne kadar büyük ilgi görmüştü. Başbakanı nereden hatırlıyorsun diyenler için, evine makam aracıyla özellikle bu marka dondurma getirttiği, hatta Ankara' ya konutuna helikopterle bile istettiği gazetelerde yer almıştı, hiç unutmam..
Şimdi ise özellikle Haagen Dazs ve Ben&Jerry' s marka dondurmalar büyük ilgi görmekte. Bende sıkı bir Haagen Dazs hayranı olmakla birlikte, Yeşilköy Roma Dondurmacısı ve Mado kesme dondurmayı da kolay kolay bırakmam.
Yanda yer alan çekici görüntüye kayıtsız kalmayın, gidin kendinize bir dondurma ısmarlayın :)
Afiyet olsun..

20 Nisan 2010 Salı

Azgın Aygırın Yaptıkları


Son günlerde herkes birbirine anlatıyor, televizyonlar ve radyolarda bütün programlar, bütün spikerler bu konudan bahsediyor. Sahibi belli olmayan azgın aygır tutulmakta olduğu yerdeki çitleri kırarak yan taraftaki at çiftliğinde 5 ayrı kısrak ve üstüne bir de eşekle çiftleşiyor :)
CnnTurk te program yapmakta olan Cüneyt Özdemir, at çiftliğinin sahibini canlı yayına alıyor ve soruları sormaya başlıyor, izlerken gülmekten yere düştüm, gözümden yaş geldi :) Zaten Cüneyt Özdemir' de kendini tutamayıp gülme krizine giriyor :)
Fazla uzatmadan video yu izlemeye davet ediyorum, aşağıdaki linki tıklayın:

http://video.milliyet.com.tr/Magdur-atin-sahibi-kopardi_1_37590.htm?auto=1

8 Nisan 2010 Perşembe

Wagyu


Tamam canım, size Uzakdoğu' dan haberleri de verecektim, unutmadım merak etmeyin! Haydi size güzel bir steak restoranı tavsiye edeyim de yolunuz Hong Kong' a düşerse kulaklarımı çınlatırsınız artık :) Hong Kong' ta geçirdiğimiz süre boyunca buraların piri olan arkadaşımızdan aldığımız tavsiyeler doğrultusunda, Wagyu adlı meşhur Avustralya steak restoranına gitmeye karar verdik. Piri derken yanlış anlaşılmasın, şaka değil gerçekten buraları esir almış bir arkadaştan söz ediyorum. Öyle ki bir bara gidip şişe açtırıp, bitiremediği şişenin üzerine ismini yazdırıp, ertesi gün tekrar içmek üzere bara kaldırtıyor kendileri. Arkadaşımız "Hacı inan böyle eti Amerika' daki steak restoranlarında bile zor yersin, mutlaka dene ama rezervasyon yaptırmayı unutma" demişti. Kendileri dünyanın hemen hemen her ülkesine ziyarette bulunduğundan, yeme içme konusuna da meraklı olduğundan tavsiyelerini dikkate alırım mutlaka.
Bu arada bizde laf dinleriz haliyle, önce rezervasyonumuzu yaptırdık, sonra da yola koyulduk. Hong Kong' u bilmeyenler için kısaca tarif etmek gerekirse; gece hayatının kalbi meşhur Lan Kwai Fong bölgesindeki yokuş aşağı sokak üzerinde bulunan Cavern adlı barı geçince soldan yukarı doğru çıkan merdivenlerden üst sokağa geçiyorsunuz ve tam Lan Kwai Fong otelin önüne çıkıyorsunuz. Fakat burada şöyle bir handikap var, otelin tepesinde yer alan açık hava restoran/barı Azure' nin kızları broşür verme bahanesiyle kolunuza kelepçeyi takıp başlıyor anlatmaya. Bizim rezervasyon var, gitmemiz lazım şeklindeki kaçış planlarınıza, iptal edin gelin bu akşam bizi deneyin, ilk içkiniz bedava, organik bilmem ne suyumuzu mutlaka denemelisiniz gibi karşı ataklarla cevap veriyorlar. Sonunda yemek sonrası ziyaret sözü vererek kızımızdan kurtulup uzadık.
Restoranın önüne park etmiş üstü açık Aston Martin ve Maybach (ki kendileri 1 milyon Euro fiyatla satılır!) marka arabaları gördüğümüzde Allah nereye geldik olduk..Cephesi yaklaşık 12-13 metre olan dükkanın sol tarafında cephenin yarısına kadar uzanan bar yer alıyor. Önündeki sandalyelerde ve dükkanın hemen önündeki kaldırıma attığı bar masalarında, içkilerini yudumlayan iyi giyimli Avrupalılar da hemen dikkat çekiyor. İnsanların arasından geçerek bizi karşılayan hostes kıza rezervasyonumuz olduğunu söyledik, son derece nazik bir tavırla bizi masamıza aldı ve aperatif almak isteyip istemediğimizi sordu. Mekanın dekorasyonu ahşap ağırlıklı ve çok sıcak döşenmiş, ortam oldukça loş, aydınlatma resimde görüldüğü gibi hiç değil, hatta biraz karanlık bile denebilir. Müzik ne çok yüksek ne çok alçak, kararında. İçeride bir tane bile çekik yoktu biz girdiğimizde, tamamı Avrupalı, sanki çekiklere kapalı bu mekan. Sonra nedense yan masamıza gelen grubun içinde bir çekik kız geldi ama aksanı Amerikalı gibiydi, sanırım ağırlıkla yabancıların tercih ettiği bir yer.
Garsonumuz da hostes kız gibi son derece nazik ve işine hakim bir Filipinliydi, önerileri, açıklamaları tam olması gerektiği gibiydi. Son günlerde sürekli yediğimiz fast food yiyeceklerin ardından bu menü oldukça iyi geldi diyebilirim. Abartmamak için kendime 300 gr lık orta pişmiş bir steak söyledim, eşim de kendisine Special Wagyu Burger istedi.
Yemeklerimizi beklerken getirilen otlu tereyağ, sızma zeytinyağı ve enfes ekmekleri mideye indirdik. Bu sırada menüyü inceledim ve yazdığına göre burada satılan etlerin tamamı Avustralya' da kendi çiftliklerinde yetiştirdikleri sığırlardan elde ediliyor ve getirtiliyormuş. Menüyü inceleyene kadar buranın sadece bir steak restoranı olduğunu zannediyordum fakat neredeyse et seçenekleri kadar deniz ürünü seçenekleri de mevcut, yani et yemek istemeyen deniz ürününe kayabilir.
Sonunda yemeklerimiz de geldi, istediğim et tam kıvamında pişmişti, altında bulunan karamelize edilmiş soğan ve mantar ile yan tat olarak istediğim sarımsaklı ıspanak son derece lezizdi.
Eşimin steak burgeri de gerçekten oldukça lezzetliydi, her iki menü de Amerikan restoranlarına benzer şekilde oldukça büyük ve doyurucu gelmişti. Tabi hemen bize tavsiyeyi yapan arkadaşa mesajı patlattım ve tavsiyesi için teşekkür ettim.
Bu arada Ayhan Sicimoğlu deyimiyle bu yan tat işinin hastasıyım. İlk defa 3 sene evel Mikla' da keşfettiğim bu uygulama ile yemek yanına sevdiğiniz, ağız tadınıza uygun olabilecek çeşit çeşit meze porsiyonunda seçeneklerle, tabiri caizse ana yemeğinize yancı alıyorsunuz.
Yemeğin yanında ben şarap sevmediğimden fıçı Guiness bira söyledim, eşimde klasik olarak diet kola buzlu, ama Avustralya ağırlıklı olmak üzere hatırı sayılır sayıda şarap seçeneğine sahip şarap menüsü de mevcut.
Tatlı olarak ortaya New York Style Cheesecake söyledik, buda son derece lezzetli çıktı. Yolunuz Hong Kong' a düşerse Wagyu' yu mutlaka denemenizi şiddetle tavsiye ederim, süpriz yaşamadan, çok çok lezzetli etleri götürürsünüz, garanti veriyorum. Fiyat olarak Hong Kong standartlarında ortalama diyebiliriz, 110 USD civarında bir ödeme yaptık, ama biz şarap içmedik, şarap içme durumunuza göre hesap yukarı doğru ivme kazanacaktır.
Aslında çıkışta yemek öncesi yakalanıp esir düştüğümüz Azure kızına söz vermiştik, fakat öyle bir doyduk ki 2 saat oturup, leziz etlerle tıka basa doyduktan sonra üzerine yine 2 saat oturup Hong Kong manzarası seyretmek cazip gelmedi ve bahar havasında Lan Kwai Fong sokaklarında yürüyüşü tercih ettik. Çıkarken kapıda bu sefer üstü açık Ferrari F430 ve Rolls Royce vardı, sanırım bu abuk sabuk pahalı arabalar Hong Kong da bedava dağıtılıyor, 3 saatte bu kadar üst düzey araba görmek bünyeye iyi gelmiyor :)
Azure' ye sözümüz olsun, bir dahaki sefere deneyeceğiz artık..

Rezervasyon için;
Wagyu Hong Kong, Telefon: 0852 2525 8805