Bu Blogda Ara

3 Eylül 2011 Cumartesi

Frankfurt ve Hanau





Yine uzun bir ara, bir türlü yeteri kadar kısa sürede yeni yazıyı yazamıyorum, bir demet özür..
Kısa bir Avrupa seyahati sonrası resim ve yazıları biriktirmiştim, sonunda sizlerle paylaşabiliyorum. Hem bir arkadaşımızı ziyaret, hem de vize süresi dolmadan bünyeye hava değişikliği sebebiyle Frankfurt' a uçalım dedik. Amaç araba kiralayıp 1-2 gün Frankfurt ve Hanau' da takılıp, sonra muhtelif Avrupa şehirlerinde fink atmak. Gidiş bir parça sorunlu oldu, THY de mille direk gidiş yer vermedi, Ankara aktarmalı yer bulabildik, öyle olunca ne yapalım bahaneyle Yeni Dış Hatlar Terminali' ni de görmüş oluruz dedik ve Ankara üzerinden Frankfurt' a yola koyulduk.
Bununla birlikte ben mi dikkat etmemişim, yoksa son dakika değişikliği mi pek anlamadım ama Ankara-Frankfurt arası Anadolu Jet uçağı denk geldi. Uçağa girdiğimizde birden bire nereye düştük olduk, Frankfurt havaalanında tüm uçağı tek tek gümrük kontrolünden geçirdiklerini belirtirsem, tahmin ediyorum ne tip yolcularla uçtuğumuzu anlarsınız..Yanında çarşaf, yorgan, battaniyesini getirenler mi istersiniz, sucuk, beyaz peynir, ekmek mi taşıyanlar istersiniz, karton yumurtayı bir çuval pirinciyle helvası da bonusu diye sokmak için görevliyle tartışanları
mı ararsınız, tiplerden tip beğenin. Görevli sıra bize geldiğinde sizden neler çıkacak der gibi baktı ama bavulda sadece üst baş görünce hayal kırıklığına uğradı ne yazık ki.
Bina dışına çıkıp yola koyulunca Fraport Frankfurt Havalaanı binasının resimlerde görülen heybeti ve tasarımı karşısında büyük bir şaşkınlığa uğradığımı itiraf etmeliyim. Tamamen camla kaplı çok büyük ve modern bir tren vagonu şeklinde bina düşünün, içine metro ve tren bağlantısı da cabası. Araba kiralamak için ofislere git gel 1 saatten fazla sürdü, sanki Belgrad Ormanı yürüyüş parkurundayız o kadar büyük bir bina.
Neyse çıkıp direk Hanau' ya arkadaşımıza geldik. Hanau Frankfurt merkeze yaklaşık 25 km uzaklıkta, Main Nehri' ne kıyısı olan son derece şirin bir yerleşim merkezi, hatta köy diyebiliriz. Resimlerde de görüldüğü üzere klasik Alman mimarisine sahip küçük ve orta boyda sempatik 2-3 katlı evleri, küçük bir kalesi ve nehir kenarı yürüyüş parkurları mevcut. Hani genel bir söylem vardır ya, biraz parayı bulup Ege' ye kaçıp deniz kıyısında bir köye yerleşip hayatımı orada geçireceğim diye, Hanau tam da bu tanıma uyan bir yer diyebilirim. İnsan yaşlanmaz burada, hergün mangalı yapıp rakıya vurup Almanları şaşkınlığa uğratabilirsiniz..
Hanau' da sabahları Röwe adlı süpermarketten daha önce hiç yemediğim lezzette mis gibi sıcacık Alman çavdar ekmeklerinden alıp, Ayvalık sızma zeytinyağına banıp ağzıma atmanın keyfine doyum olmazdı inanın. Bu arada Avrupa ile ilgili söylenenler istatistik bilgilerden çok daha fazlası olabilir, günlük hayat içerisinde karşılaştığınız insanların tamamına yakını 45 yaş ve üzerinde. Hatta bir çoğu 60 civarında. Bir süre sonra yaşlı ekibe o kadar alışıyorsunuz ki genç 1-2 tip görünce şaşırmaya başlıyorsunuz, vay bunlarda var demek ki diye düşünmeden edemiyor insan..
El Classico olarak Frankfurt' ta merkezde yer alan trafiğe kapalı alışveriş ağırlıklı sokaklarda turistik turistik dolandık, resimler çektik, hoşumuza giden restoranlarda, kafelerde yemek yiyip, kahve içip gelip geçeni seyrettik, kafamızı boşalttık. Magnet almayı unutmadık merak etmeyin..
2 gün Frankfurt takılması sonrası rüzgar nereden eserse modeli plansız programsız haritadan yakın çevre şehirleri belirleyip, ilk durak olarak Strasbourg seçtik.
Dolayısıyla bir sonraki durak Strasbourg olacak, çok ara vermeyeceğim söz, şimdilik selametle..