Bu Blogda Ara

27 Ekim 2009 Salı

Hong Kong Peak

Hong Kong günlerine devam ediyoruz.Adından da anlaşılacağı üzere, şehrin en tepe noktası burası. Deniz seviyesinden tam tamına 552 metre yukarıdasınız. Manzara süper, şehir 360 derece görülebiliyor, gündüz ayrı güzel, gece ise şehrin ışıklı hali bir başka güzel gözüküyor.
Gittiğimiz gün çok tesadüfi bir şekilde Çin Halk Cumhuriyeti' nin kuruluş gününe denk geldik ve resmi tatildi. Haliyle oldukça fazla sıra vardı. Yarım saate yakın bekleme süresi sonunda içeri girdik. Gişede gidiş dönüş mü yoksa tek gidiş mi şeklinde bir soru gelince önce afalladım, bir an gişedeki çekik kamile "kardeşim Hezarfen Ahmet Çelebi miyiz yukarıdan uçarak mı aşağı ineceğiz" diye sorsam mı dedim ama sonra vazgeçip gidiş dönüş bilet aldık. Bu sorunun neden sorulduğunu yukarı çıktığımızda anladık tabi. Dönüşte öyle bir sıra var ki, gerçekten uçarak dönmek isteyebilir insan. Neyse ki karayolu ile de ulaşım var buraya, taksi veya iki katlı Londra otobüsleri ile dönülebiliyor. Haliyle dönerken o sırayı beklemeyip karayoluyla dönmeyi tercih ettik.
Neyse devam edelim biz, gişeyi geçtikten sonra 10 metrelik bir koridoru sağlı sollu kullanarak minyatür bir müze oluşturduklarını görüyorsunuz.
1888 yılından beri Peak Tram adını verdikleri cable car/tramvay benzeri araç sizi yukarı taşıyor, bu müze de kuruluşundan bugüne kadar olan süredeki gelişimi yansıtmaya çalışıyor. Sistem bizim Tünel veya Kabataş' ta kullanılan füniküler sistemin aynısı. Müzede insan gücüyle taşınan tek ve çift kişilik kabinlerden eşeklere geçiş, ardından ilk tramvayın kullanımına başlanması, bu tramvayın teknolojik gelişimi, kıyafetler, fotoğraflar, kullanılan alet edavat vs. yer alıyor.
Tramvay ile yukarı çıkışta zaman zaman 70 derecelik eğimler bulunuyor, insan neredeyse yatar pozisyona geliyor. Yolculuk 2-3 dakika kadar sürüyor, sonrasında geniş bir alana varıyorsunuz. Bir tarafta 4 katlı bir AVM, diğer tarafta ise uzay gemisi benzeri bir yapı. Esas manzara bu yapının en üst noktasından, Sky Terrace denen yerden görülüyor ve bu en üst noktaya çıkış ekstra ücretli. Uzay gemisi görünümlü yapının esas feyz alındığı nesne bir wok tavası!! İçeri girip bitmek bilmeyen yürüyen merdivenleri aşarak kat kat yukarı doğru yol alıyorsunuz. Her bir katta hediyelik eşya dükkanları, restoranlar, mağazalar sizi bekliyor. Bitmeyecekmiş gibi gelen yukarı çıkma işi, bir gişe geçişi ile son buluyor. Sky Terrace adı verilen bölüme çıkış daha önce de söylediğim gibi ücretli, eğer aşağıdaki gişeden almadıysanız tüm o yolu geri dönüp yeninden almanız gerekiyor, aman dikkat..
Adamların kuruluş yıldönümü sebebiyle saat 20:00 de havai fişek gösterisi başlayacağını öğrenince, önce karnımızı doyuralım sonra da çıkıp havai fişekleri izleriz dedik. Bubba Gumba adlı karides restoranına yazıldık ve menüde gördüğümüz tereyağlı karidesten yemek öncesi ortaya sipariş verdik. Yahu bu nasıl bir lezzettir, gerçi mutlaka güzel yapan yerler vardır fakat benim denk geldiklerim içinde İstanbul' da veya Ege' de herhangi bir restoranda böyle tereyağlı karides yiyemezsiniz. Enfes enfes, yemek yerine 2 porsiyon daha söyleyip sadece bununla doydum resmen..Tavsiye ederim, yolunuz düşerse mutlaka deneyin.
Saat sekize yaklaşırken yemeği bitirip havai fişek gösterisini izlemek üzere yukarı çıktık ki gişede bir sıra, akıllara zarar. Güvenlik görevlileri yukarısının aşırı kalabalık olması gerekçesiyle insanları geçirmiyorlar. Bu anons sonrası büyük bir kısmı kös kös geri döndü, fakat yemezler. Benim gibi düşünen toplamda 10-12 çakal başladık güvenliği yormaya :) Ara sıra yukarıdan inen kişileri gösterip bak iniyorlar hadi al hadi al diye başının etini yemeğe başladık, adam sonunda pes etti ve yukarıdan inen oldukça sıradan yollamaya başladı. Ve sonunda yukarıdayız :)
Kalabalık adamların korktuğu kadar var, herkesin elinde fotoğraf makinesi, kameralar, bazıları profesyonel sanırım, ayaklı üst modeli makinelerini kurmuşlar. Aşırı bir insan topluluğu gerçekten, fakat manzara nefes kesici..Tam o sırada havai fişek de başladı, neyse ki çekiklerin alayı kısa boylu, arka tarafta da kalsak boy avantajıyla gösteriyi eksiksiz izleme imkanı bulduk. Yaklaşık 40 dk. kadar süren gösteri sonrası insanlar yavaş yavaş dağılmaya başladı. Tüm Hong Kong u esir alan Starbucks burada da yerini almış, bizde inip birer kahve içmek üzere buraya yollandık. Oturunca anladık ki bütün gün haldır haldır ordan oraya koşturmaktan yorgun düşmüşüz, birer puro yakıp, ayakları uzatıp dinlenmeye geçtik. İniş için kabus gibi çoğalan sırayı beklemeyip karayolunu tercih etmiştik hatırlarsanız, bakıyorum hemen unutuluyor :)
Bir sonraki gün, ver elini Macau, o da geliyor herşey sırayla..

1 yorum: