Bu Blogda Ara

21 Ağustos 2009 Cuma

Hırvatistan -2-


Dubrovnik..
Zagreb ten uçağa binmeden önce sabah havaalanına geldiğimizde bavullarımızda 3-4 Smirnoff Ice, 3-4 Bacardi Lime Breezer stok yapmıştık. Sonra birdenbire "lan ya bavulda kırılırsa" diye düşününce, hadi birer tanesini içelim, geri kalanını bırakırız dedik ama ne mümkün :) İçki kullanmayan canım karım bile tadına baktığı Smirnoff Ice ile Bacardi Breezer dan bir şişeyi götürdü, haliyle 4 kişi stokları aynen erittik, hafiften kafa yapıp uçağa yollandık :)
Uçağa binip yolculuk başladığında hafiften uyuklama ve kitap, dergi vs. yaparken birden cama gözüm takıldı. İnsan daha havadayken uçağın pencerelerinden güzel bir yere geldiğini anlıyor. Sürekli karadan içeri girip çıkan deniz nefis koylar yaratmış, irili ufaklı bir sürü tekne koylarda demirlemiş..Görüntü gerçekten çok hoş. Uçaktan iner inmez bir alev insanın yüzünü yalıyor, hava boğucu sıcak, Antalya modeli diye biraz ürkmedim değil ama neyse ki merkezde hava böyle değildi. Bodrum havaalanı Dubrovnik havaalanı yanında Heathrow kalır, öyle dandik ve ufak bir yer burası. Neyse bavulları alıp çıktık ve otele doğru yollandık.
Tek gidiş-tek geliş bir yol düşünün, bir taraf enfes bir deniz manzarası, demirlemiş yatlar, cruise gemileri, yelkenliler, diğer tarafta ise çayır çimen ve müstakil evler. Evlerin çoğu odasını kiralayan moteller, her yerde "sobe" yani kiralık oda levhası. Arada bizim Bauhaus, 3M Migros benzeri alışveriş yerleri var, arada ilçelere ayrılan sapaklar, bizim güney yollarından çok da farklı değil..
Otele geldiğimizde gördük ki, internette yer alan merkeze 15 dk. yürüme mesafesi bilgisi tek yön içinmiş..Muhtemelen 300 civarı merdiveni iki tarafı duvar olan dar bir yoldan inerek merkeze varıyorsunuz, o sıcakta yürüyerek geri çıkmanın çok da mümkün olacağını zannetmiyorum, ellinci merdivende erimiş olursunuz..
Allahtan otelin manzarası güzeli, odalar temiz. Sahibi Milo isimli Dubrovnikli bir Hırvat olan otelde çalışanlar Milo nun aile eşrafı çıktı :) Odaları gösteren ve temizlik yapanlar kızı ve yeğeni, hanım kahvaltılıkları hazırlıyor, Milo da tabak çanak, karpuz peynir diziyor :) 9 odalı müstakil bir villaya minik bir havuz ve iki şezlong ekleyip işi bitirmişler. Milo çok cana yakındı, kasıntı bir adam değildi, çene biraz düşük ama her sorumuza sabırla cevap verdi, her konuda bizi aydınlattı, gidilecek yerler, nasıl gidileceği, tavsiyeler, İngilizcesi gayet iyiydi valla.
Odaya yerleştikten sonra havluları alıp hem keşif hem de biraz deniz yaparız fikriyle şehre inelim dedik. İşte ilk şoku da orada yaşadık, zira Milo harita üzerinden az önce bahsettiğim merdivenli ara yolu tarif etti ve 10-15 dk sonra tam meydandasınız dedi. İyi dedik bizde, başladık yürümeye ama kardeşim merdivenler bitmiyor :) İn Allah in, varamadık bir türlü, insan alışık da olmayınca sürekli merdiven inme hareketi bir süre sonra sinir bozucu bir hal alıyor. Bu sırada 42 derece sıcaklık var ve yanımızdan lamba turistler yukarı doğru merdiven çıkıyor inanabiliyor musunuz..
Ülkede Avrupa Birliği entegrasyonu henüz tamamlanmadığından hala Kuna isimli kendi para birimlerini kullanıyorlar. 1 Euro 7,3 Kuna. Her yerde change office ler var, fakat dikkat edin, merkezde tam Old Town girişindeki dondurmacıyla komşu olan büyük yer %10 komisyon alıyor, şehrin içinde halledin işinizi. Halledin diyorum çünkü Euro' yu çoğu işletme kabul etmek istemiyor. Milliyetçi duygular devam ediyor anlayacağınız, turistleri de çok sevdikleri söylenemez. Bu güzel yerin istila edilmesini istemiyorlar anlaşılan ve bunda da haklılar. Gerçi zaten herkes öğrenmiş ve akın akın turist geliyor, daha fazlası nası olacaksa onu da anlamadım..Özellikle taksiciler en kaba grup. Adamın birine arka cam açılmıyor kilidi açar mısın dedik, adam döver gibi burada patron benim, zaten klima çalışıyor gerek yok dedi. Başka bir kamil taksici ise klimayı açar mısın ricamıza zaten geldik çok az kaldı gerek yok diye cevap verip camları tamamen indirdi :)
Neyse esas Dubrovnik günleri bir sonraki yazı konusu, şimdilik bu kadar :)

1 yorum:

  1. hacicim dubrovnik geride kaldi yaz yaz nereye kadar :)))
    yazi on numara olmus, sen biliosun bu isi;)
    bi guney afrika seyahati ayarlayalim da yazi malzemesi ciksin sana hacicim, citalar, penguenler, cape point, ooo anlatacak cok sey var:)

    YanıtlaSil